Geçenlerde 40 yıllık CHP'li Nejat Önder partisinden istifa edip Çanakkale İl Genel Meclisi Başkanlığı'na aday oldu. AK Parti ile MHP gruplarının ve kim olduğu henüz bilinmeyen 1 CHP'linin de oyunu alarak İl Genel Meclisi Başkanlığı'na seçildi.
Ertesi gün AK Partiye katıldı. Rozeti AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından takıldı. Nejat Önder'in söylediklerini özetliyorum:
"CHP, Atatürk'e lazım olduğunda sahip çıkıyor"
"Atatürk demekten yüksünen üst düzey CHP'liler çoğaldı"
"PYD (PKK'nın Suriye kolu) ile komşuluğa razı olan Genel Başkan Yardımcıları var"
"Altını çizerek ve net bir şekilde söylüyorum; CHP'yi yönetenleri az bilen CHP'de kalır, benim kadar bilen ise AK partiye katılır"
"Atatürk, bugün kabrinden çıksa, böyle bir CHP'ye emin olun girmezdi. Varsayalım girse, fikirlerinden dolayı disipline verilir, derhal ihraç edilirdi."
"Bize, AK Parti'ye geçti diye ağız dolusu hakaret edenler, şehitler diyarı Çanakkale'nin Esenler Mahallesi'nde, terörist başı Apo ve PKK bayrakları altında Nevruz kutlayanlar için de esip gürlemişler midir?"
"CHP'den ulusalcı, milliyetçi, Atatürkçü kimliğimle istifa ettim."
"Bundan böyle siyasi yaşamıma AK Parti'de devam edeceğim"
40 yıllık siyasi tecrübeye sahip Çanakkale İl Genel Meclisi Başkanı Nejat Önder'e "hain, satıldı" gibi iftiralarla ses yükseltmek yerine muhtırasını dinlemeli, düşünmeli ve anlamaya çalışmalıyız.
Seçimli toplantıdan sonraki günlerde CHP İl Genel Meclis üyesi İsmail Gürses Kovid-19 olduğunu sosyal medyada paylaşıyor. Bu paylaşımın altına "Geçmiş olsun. Umarım meclise taşınmıştır" diye yorum yazarak nefret, kin ve tahammülsüzlük kusan Çanakkale CHP İl Başkanı Metin Ümit Ural, 9 (dokuz) gün sonra yazım hatası olduğunu yazabiliyor.
Eleştirilere ve istifaya karşı "hain, satılmış" gibi iftiralar üretmek, İl Genel Meclisinde istediği olmuyorsa meclis üyelerine hastalık bulaşmasını ummak...Bu nasıl siyaset, bu nasıl insanlık?
Halbuki eleştirilere, fikirlerle mukabele edilebilirdi:
1. "Atatürk demekten yüksünen üst düzey yöneticilerimiz yoktur. PYD (PKK'nın Suriye kolu) ile komşu olmaya razı Genel Başkan Yardımcımız yoktur." denebilirdi.
2. "Üst düzey yöneticilerimizin yüksünmelerine katılıyorum ve Genel Başkan Yardımcılarımızın razı olduklarına ben de razıyım" denebilirdi
3. Kabullenme anlamında sessiz kalınabilirdi.
4. Orijinal başka fikirler üretilebilirdi. Yakın çevremizde yaşanan siyasi olayları dikkatlerinize sunmak istedim.
Ayrıca; iktidarın politikalarını sorgulayalım, yatırımlarını eleştirelim. Yol gösterelim, şunu şöyle yapma böyle böyle yap diyelim. Projelerimizi, vaadlerimizi sunalım. Ancak; "Doğu Akdenizde ne işimiz var? Azerbaycan'da ne işimiz var?" dediğimiz an sıkıntılar başlıyor ki bu cümleleri seslendiren üst düzey muhalif siyasetçi de var maalesef. Milli maçta karşı takımı desteklemek gibi oluyor.
Benim güzel kasabamın güzel insanları bu gayri milli cümleleri söylemez. Kurtuluş Savaşı yıllarında yurdumuzun işgalini protesto eden ilk mitinglerden birini kasabamız meydanında yapanların torunları olarak "Damadın SİHA'ları" diyemeyiz.
Kızgınlık, tembellik, tahammülsüzlük, hainlik, şerefsizlik, gaddarlık, fikirsizlik, nefret, kin vb. ağır mı ağır duygulardır. Bunları sırtında taşımak ne kadar anlamsızdır, o kadar gereksizdir, insana ızdırap veren duygulardır.
Hayat bunlarla her yerde çekilmez hale gelir. Fikir üretme, şevkat, anlayış, saygı, edep, sevgi, vicdan, çalışkanlık, hoşgörü, empati vb.hayatı güzelleştiren duygulardır. Bunlarla yaşamak ne kadar anlamlıdır, o kadar gereklidir, neşe ve mutluluk veren duygulardır. Hayat bunlarla her yerde güzeldir.
Kovidsiz, sağlıklı, neşeli, güzel günler dilerim.
Ertesi gün AK Partiye katıldı. Rozeti AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından takıldı. Nejat Önder'in söylediklerini özetliyorum:
"CHP, Atatürk'e lazım olduğunda sahip çıkıyor"
"Atatürk demekten yüksünen üst düzey CHP'liler çoğaldı"
"PYD (PKK'nın Suriye kolu) ile komşuluğa razı olan Genel Başkan Yardımcıları var"
"Altını çizerek ve net bir şekilde söylüyorum; CHP'yi yönetenleri az bilen CHP'de kalır, benim kadar bilen ise AK partiye katılır"
"Atatürk, bugün kabrinden çıksa, böyle bir CHP'ye emin olun girmezdi. Varsayalım girse, fikirlerinden dolayı disipline verilir, derhal ihraç edilirdi."
"Bize, AK Parti'ye geçti diye ağız dolusu hakaret edenler, şehitler diyarı Çanakkale'nin Esenler Mahallesi'nde, terörist başı Apo ve PKK bayrakları altında Nevruz kutlayanlar için de esip gürlemişler midir?"
"CHP'den ulusalcı, milliyetçi, Atatürkçü kimliğimle istifa ettim."
"Bundan böyle siyasi yaşamıma AK Parti'de devam edeceğim"
40 yıllık siyasi tecrübeye sahip Çanakkale İl Genel Meclisi Başkanı Nejat Önder'e "hain, satıldı" gibi iftiralarla ses yükseltmek yerine muhtırasını dinlemeli, düşünmeli ve anlamaya çalışmalıyız.
Seçimli toplantıdan sonraki günlerde CHP İl Genel Meclis üyesi İsmail Gürses Kovid-19 olduğunu sosyal medyada paylaşıyor. Bu paylaşımın altına "Geçmiş olsun. Umarım meclise taşınmıştır" diye yorum yazarak nefret, kin ve tahammülsüzlük kusan Çanakkale CHP İl Başkanı Metin Ümit Ural, 9 (dokuz) gün sonra yazım hatası olduğunu yazabiliyor.
Eleştirilere ve istifaya karşı "hain, satılmış" gibi iftiralar üretmek, İl Genel Meclisinde istediği olmuyorsa meclis üyelerine hastalık bulaşmasını ummak...Bu nasıl siyaset, bu nasıl insanlık?
Halbuki eleştirilere, fikirlerle mukabele edilebilirdi:
1. "Atatürk demekten yüksünen üst düzey yöneticilerimiz yoktur. PYD (PKK'nın Suriye kolu) ile komşu olmaya razı Genel Başkan Yardımcımız yoktur." denebilirdi.
2. "Üst düzey yöneticilerimizin yüksünmelerine katılıyorum ve Genel Başkan Yardımcılarımızın razı olduklarına ben de razıyım" denebilirdi
3. Kabullenme anlamında sessiz kalınabilirdi.
4. Orijinal başka fikirler üretilebilirdi. Yakın çevremizde yaşanan siyasi olayları dikkatlerinize sunmak istedim.
Ayrıca; iktidarın politikalarını sorgulayalım, yatırımlarını eleştirelim. Yol gösterelim, şunu şöyle yapma böyle böyle yap diyelim. Projelerimizi, vaadlerimizi sunalım. Ancak; "Doğu Akdenizde ne işimiz var? Azerbaycan'da ne işimiz var?" dediğimiz an sıkıntılar başlıyor ki bu cümleleri seslendiren üst düzey muhalif siyasetçi de var maalesef. Milli maçta karşı takımı desteklemek gibi oluyor.
Benim güzel kasabamın güzel insanları bu gayri milli cümleleri söylemez. Kurtuluş Savaşı yıllarında yurdumuzun işgalini protesto eden ilk mitinglerden birini kasabamız meydanında yapanların torunları olarak "Damadın SİHA'ları" diyemeyiz.
Kızgınlık, tembellik, tahammülsüzlük, hainlik, şerefsizlik, gaddarlık, fikirsizlik, nefret, kin vb. ağır mı ağır duygulardır. Bunları sırtında taşımak ne kadar anlamsızdır, o kadar gereksizdir, insana ızdırap veren duygulardır.
Hayat bunlarla her yerde çekilmez hale gelir. Fikir üretme, şevkat, anlayış, saygı, edep, sevgi, vicdan, çalışkanlık, hoşgörü, empati vb.hayatı güzelleştiren duygulardır. Bunlarla yaşamak ne kadar anlamlıdır, o kadar gereklidir, neşe ve mutluluk veren duygulardır. Hayat bunlarla her yerde güzeldir.
Kovidsiz, sağlıklı, neşeli, güzel günler dilerim.